Sosyal duygusal beceriler kendimizi, ilişkilerimizi ve işimizi etkili ve ahlaklı biçimde yönetmek için ihtiyaç duyduğumuz tüm yetileri içerir. Duygularımızı tanımak ve yönetmek, diğer insanlara ilgi ve özen göstermek, olumlu ilişkiler kurabilmek, sorumluluğunu alabildiğimiz kararlar verebilmek ve zorlayıcı durumlarla yapıcı ve etik biçimde baş edebilmek sosyal duygusal becerilerdir.
Son yıllarda yapılan araştırmalar ve çalışmalar bize bu becerilerin öğretilebildiğini ve geliştirilebildiğini gösteriyor. Araştırmaların diğer bir vurguladığı nokta ise sosyal duygusal beceriler ile okul başarısı ve iş hayatındaki başarı arasında yüksek bir ilişki olduğu. Duygularını yönetebilen, diğerleriyle güçlü ilişkiler kurabilen, zor durumlarda dürtüsel davranmak yerine yapıcı çözümler üretebilen bireylerin sosyal duygusal becerileri yüksek bireyler olarak tanımlandığı ve bu bireylerin gerek okul gerekse iş hayatında sahip oldukları potansiyeli daha iyi şekilde kullanabildikleri belirtiliyor (1).
Durum böyleyken sosyal duygusal beceriler ile ilgili giderek daha çok araştırma yapılması ve ilginin artması da çok doğal tabi ki. Peki sosyal duygusal beceriler nasıl, nerede ve ne zaman öğretilmeli?
Nasıl?
Öz-düzenleme, empati, dürtü kontrolü, problem çözme, öfke ve stres yönetimi sosyal duygusal becerilerinin temelini oluşturur. Bu becerilerin bir kısmı eğer şanslıysak sosyal ilişkiler içerinde kendiliğinden doğal olarak gelişir. Ancak diğer yandan kişilik özelliği gibi genetik faktörler ile aile yaklaşımı gibi çevresel faktörler oldukça etkilidir. Bilimsel araştırmalar sayesinde duygular hakkındaki bilgimiz arttıkça bu alanda yapılabileceklerle ilgili de bilgimiz artıyor. Özellikle okul ortamında okuma yazma matematik gibi sosyal duygusal becerilerin de öğretilmesi üzerinde duruluyor. 2011 yılında Loyola Üniversitesi ve İllinois Üniversitesi yürüttükleri ortak bir araştırma kapsamında Amerika Birleşik Devletlerindeki okullarda uygulanılan sosyal duygusal beceri öğretmeye yönelik 213 programı değerlendirmişler. Araştırmanın sonuçlarına göre sosyal duygusal becerileri bir program dâhilinde desteklenen öğrenciler bu tarz programlara dahil olmayan öğrencilere göre akademik olarak daha başarılı bulunmuşlar. (Durlak, Weissberg, 2011). Bu araştırmanın en önemli sonuçlarından biri ise okul ortamında sosyal duygusal becerilerin etkili bir şekilde desteklenebildiğidir.
Sosyal duygusal becerileri eğitim müfredatına eklenecek bir program ile desteklenebileceği gibi bu alanda yapılabilecek birçok farklı uygulama vardır. Okul ikliminin sosyal duygusal becerileri destekleyen, barışçıl, güvenli bir yer olması için yapılacak her türlü uygulama olumlu sonuçlar verecektir. Empatiyi bir ders olarak işlemenin yanı sıra okul müdürünün her sabah öğrencileri günaydın diyerek karşılaması da sosyal duygusal becerileri öğretmenin bir yoludur.
Nerede?
Aslında öğrenme anne karnında başlıyor, dolayısıyla çocuklar okul çağına gelene kadar ev ortamında pek çok beceriyi öğrenmiş oluyorlar ya da daha doğrusu öğrenmiş olmaları bekleniyor. Aile sosyal duygusal gelişimin ilk adımını oluşturuyor. Okul ise ikinci adımını. Bazen (belki çoğu zaman) ilk adımdaki eksiklileri tamamlamak da okula kalıyor.
Okul doğal olarak sosyal becerilerin geliştiği bir ortam. Ancak günümüz dünyasında beklentilerin, uyaranların giderek yoğunlaştığı bu ortamda çocukların sosyal beceri alanındaki ihtiyaçları da farklılaşabiliyor. Ya da daha doğrusu bu alana artık daha çok yatırım yapmak gerekiyor. Günümüzde çocukların kaygı seviyeleri daha yüksek, akran zorbalığı okul ortamındaki problemler arasında ilk sıralarda yer alıyor. Durum böyle olunca çocukların akademik gelişimleri kadar ruh sağlığı alanındaki desteği sağlamakta okulun rolü daha da önem kazanıyor.
Ne Zaman?
Günümüzde ilkokula başlama yaşı 6; ideal olarak okul öncesi eğitime dâhil olabilen çocuklar için 3-4 yaş, ancak bu yüzde hala oldukça düşük. Sosyal Duygusal becerilerin okul öncesi dönemde 3-4 yaştan itibaren desteklenmesi mümkün, hatta çok daha etkili. Küçük yaşlarda özellikle öz düzenleme (bekleyebilmek, ihtiyaçlarını erteleyebilmek, duyguları tanımak) becerilerinin desteklenmesi sonraki yıllardaki okul başarısını arttıran önemli etkenlerden biri (3).
Aile ortamında duyguların ifade edilmesine fırsat verilmesi, çocuğun güçlü duygular ile baş etmesi için desteklenmesi sosyal duygusal becerilerin temelini oluşturmaktadır. Okul ortamında ise bu becerilerin desteklenmeye devam etmesi, yaş ile birlikte ihtiyaç duyulan daha karmaşık becerilerin (çatışma ile baş etme, akran baskısına karşı koyma, davranışlarının sorumlulukları alma) öğretilmesi gelecekte daha etkili ve verimli bireylerin yetişmesini sağlayacaktır.
Kaynaklar
- http://www.berkeleywellness.com/healthy-mind/mind-body/article/should-schools-teach-emotional-skills
- Durlak,J. A., Weisberg, R. P.(2011) The Impact of Enhancing Students’ Social and Emotional Learning: A Meta-Analysis of School-Based Universal Interventions. Child Development. Vol:82(1) sf: 405-432
- https://www.washingtonpost.com/local/education/want-your-kids-to-go-to-college-and-get-a-job-make-sure-they-learn-how-to-share-in-kindergarten/2015/07/16/4c30726a-2b4e-11e5-a250-42bd812efc09_story.html?utm_term=.02f7c4659adf
Comments are closed.