Sağlık deyince ilk olarak aklımıza fiziksel olarak bedenimiz sağlıklı olması geliyor sanırım. Ama aslında yaşadığımız, tanık olduğumuz her travma ile ruhsal sağlığımız giderek daha çok etkileniyor, bozuluyor. Bazılarımız yok sayarak, bazılarımız kızarak, bazılarımız empati kurarak, bazılarımız çaresizlik ile hayatımızı sürdürmeye çalışıyoruz. Genel olarak günü kurtarıp, hayatımız devam ettirmek amacımız. Ama geniş açıdan bakmaya çalışırsak gelecek nesilleri, çocuklarımızı donanımlı duruma getirmek yapabileceklerimizin en etkilisi. Çocuklarımızın hem fiziksel hem ruhsal açıdan sağlık bireyler olabilmesi için uğraş vermeliyiz.
Sağlıklı bir birey olmanın temelinde aslında sağlıklı ya da işlevsel bir aile yatıyor. Tabi ki her zaman için istisnai durumlar mümkün. Ama Charles Dickens’ın dediği gibi “Aile yaşamı gibisi yoktur, bir ülkenin yükselmesi ev ve aile sevgisine bağlıdır”.
Ailenin temel işlevi aile üyelerinin /bireylerin gelişmesi ve büyümesi için sağlıklı ortamı sağlamaktır. Çocukların fiziksel, sosyal ve duygusal gelişiminde ailenin rolü belirleyicidir. Aile sistemi güçlü ise karşılaşılan zorlukların (bireysel ya da toplumsal düzeyde) aşılması ve krizlerin çözülmesi daha kolay olmaktadır.
Peki aile sistemini güçlü kılan nedir?
Yapılan araştırmalar aile yaşamının sağlıklı olmasında etkili olan bir çok etken üzerinde durmaktadır. Bu etkenlerin var olduğu ya da daha olumlu olduğu durumlarda aile sisteminin işlevselliği artıyor. Diğer yandan bu alanlarda yaşanan zorluklar var ise aile sistemi de doğal olarak olumsuz etkileniyor ve sağlıklı bireyler yetiştirme görevini tam olarak yerine getiremiyor. Bu etkenler arasında özellikle öne çıkanlar ise şunlar;
İletişim
İletişim aile bireyleri arasındaki sözel ve sözel olmayan paylaşım yollarının hepsi olarak tanımlanıyor (Epstein, Bishop, Ryan, Miller, & Keitner, 1993). Etkili iletişim kurabilmek ise duyguları açık bir şekilde ifade edebilmek, karşıdakini dinleyebilmek gibi temel becerilere dayanıyor. Aile bireyleri duygularını ifade ede-bildiğinde, diğer aile üyelerinin söylediklerini dinleyebildiklerinde günlük yaşamda ortaya çıkan sorunları daha etkili bir şekilde çözümleyebiliyorlar. Açık ve dolaysız iletişim aile sisteminin ve aile bireylerinin gelişimini desteklerken, doğrudan ifade edilemeyen duygular, küskünlükler, ima edilen ve karşı tarafın anlaması beklenilen sorunlar maalesef çözümlenemeyen problemler olarak aile sistemini çıkmaza sokabiliyor.
Çatışma ile baş etmek
Problem çözmek bize hep matematik dersini hatırlatsa da asıl problem çözme becerisi ger-çek hayat ile ilgilidir. Çünkü her yeni gün çözümlenmesi gereken irili ufaklı bir çok problemi beraberinde getirir. Aile sisteminin sağlıklı olarak işlediğinin en önemli göstergelerinden biri problem çözmek ve çatışma ile baş edebilmek-tir. Eğer aile karşılaştığı problemleri çözemiyor ise sistem sağlıklı bir şekilde işleyemez. Çatışma ile baş etmek ve çözüm üretmek çok kolay kazanılan bir beceri değildir. Geleneksel aile yapımızda sorun çıkmaması için çatışmadan kaçınmayı, eğer mümkün ise problemleri görmezden gelmeyi tercih ederiz. Bu biraz diş doktoruna gitmeyi ertelemeye benzer. Ancak ağrı dayanılmaz olduğunda harekete geçeriz. Ama aile sistemini çıkmaza sokan etkenlerden biri tam da budur, var olan sorunu çözmeden yola devam etmeye çalışmak.
İlgi göstermek
Sağlıklı işleyen aile sistemlerinin en önemli özelliklerinden biri de aile bireylerinin birbirlerine gösterdikleri ilgilidir. Diğer aile üyelerinin ihtiyaçlarının farkında olmak, uygun bir şekilde ilgi göstermek, ortak ilgi alanlarına sahip olmak, birlikte yapılan etkinliklere katılmak, mutluluk, üzüntü, kızgınlık, keyif, sevgi ve yakınlık duygularını birlikte yaşayabilmek; aile olmayı sağlayan önemli paylaşımlardır. Eğer aile üyeleri arasında ilgi bir birey üzerinde çok fazla yoğunlaşıyorsa ya da tam tersi bir üyenin istek ve ihtiyaçlarının farkına hiç varılmıyorsa aile sisteminde sorun yaşanmaktadır.
Davranış kontrolü
Aile sistemi esnek ya da katı bir yapıya sahip olabilir. Olaylar karşısında koşullara bağlı olarak kuralları değişebilen, esneyebilen duruma göre tekrar şekillenen aile yapılarında bireylerin sağlıklı kişilik gelişimi göstermeleri daha mümkündür. Ancak katı ve değişmeyen kuralların olduğu ya da tam tersi kuralların hiç belli olmadığı, her an her şeyin değişebileceği belli bir istikrar ve düzenin olmadığı ortamlarda bireylerin olumlu ve güçlü özelliklerini ortaya çıkarmaları zorlaşabilir.
Kaynak:
http://pubs.ext.vt.edu/350/350-090/350-090.html
http://pubs.ext.vt.edu/350/350-093/350-093_pdf
Comments are closed.