Öğrencilik hayatım boyunca en çok zorlandığım ders matematikti. Geometri ile bir şekilde barış imzalamayı başardım ama ilkokuldan üniversiteye kadar en kötü notları hep matematikten aldım. Problem çözmek hep kafa karıştırıcı oldu benim için. Formül ezberlemeyi, denklemleri çözmeyi becerirdim biraz ama o problemler yok mu, kâbusumdu. Kat, yaş, havuz ve hız problemlerini hala sevmem. Neden bu kadar zorlanırdım bilemiyorum ama babam anlattığında hep daha kolay gelirdi, şekiller çizerdi, problemleri resimlere dönüştürürdü o zaman anlardım biraz. Ama hep sıkılmışımdır, gözüm korkmuştur problemlerden. Aslında şimdi fark ediyorum problemler karşısında bir şekilde zihnimi hep katı kalıplar ile sınırlamışım. Problemin ne ile ilgili olduğunu anlamak yerine bir an önce sonuca ulaşmak için gördüğüm sayıları toplayıp, bölme, çarpma, çıkarma telaşına girmişim. Oysa ki biraz mesafe alıp uzaktan bir bakabilsem, sonuca ulaşma telaşından önce anlamaya çalışsam bir “problem” değil de bir bulmaca gibi görsem belki ilişkimiz daha farklı olabilirmiş matematik dersiyle.
Bir kere problem kelimesi ben de bir gerginlik yaratırdı hemen çözülmesi gereken bir sorun, doğrusu bulunması gereken bir cevap telaşına girerdim. Oysa aslında başarılı problem çözücü olmak için cevaplardan önce problem ile ilgilenmek, önce onu tanıyıp anlamak gerekir. Evet sadece matematik probleminden de bahsetmiyorum. Probleminiz sayılardan da oluşabilir, duygulardan ve ilişkilerden de, ya da yapılması, planlanması gereken işlerden de…
Sosyal Duygusal Öğrenme sürecinde bireylerin problem çözme becerisini desteklemek önemli adımlardan biridir. Çünkü hayat doğal olarak problemler karşımıza çıkarır hem de doğduğumuz günden itibaren. Büyüdükçe, becerilerimiz geliştikçe yaşamın ilk yıllarında problem olan şeyler artık sorunumuz olmaz ama hayat yeni problemler çıkarıverir. Çocuklarımıza becerileri geliştikçe, yeni sorumluluklar almaya hazır oldukça sorunlarını çözebilme yetisi kazandırabilmemiz onlar için yaptığımız en önemli şeylerden biridir. Mesela kıyafetlerini giyebilir hale geldiğinde kendi başına giyinmesini desteklemek, el becerileri gelişmeye başladığı andan itibaren kendi başına yemek yemesini teşvik etmek, okula başladığında çantasını toplamasını sağlamak vb. onların kendi ayakları üzerinde durabilen bireyler olmalarında birer adımdır.
Çocukların problem çözebilen bireyler olması için birkaç noktayı akılda tutmak gerekir.
- Problemi tanımak/tanımlamak: Problemi doğru şekilde tanımlayabilmek çözüme ulaşmadaki en önemli adımdır. Kişiler arası ilişkilerde problemi kimseyi suçlamadan sadece durumu nötr şekilde ifade etmeyi başarmak tarafların çözüm yolu bulmasını e uzlaşmasını kolaylaştırır. Örneğin “İpek topu vermiyor” demek yerine “İkimiz de topla oynamak istiyoruz” diye ifade etmek nötr bir problem tanımıdır.
- Çözüm yolları üretmek: İşte bu nokta aslında çok önemli problemlerin her zaman tek bir çözümü olduğuna inanırsanız, kendinizi ve yaratıcılığınızı sınırlandırışınız. Bir problem karşısında “beyin fırtınası” yaparak mümkün olduğu kadar çok çözüm üretmeye çalışın. Mantıklı olmasına, uygun olmasına takılmadan farklı fikirler üretin. Unutmayın ki birçok önemli buluş hatalar sonucunda ortaya çıkmıştır.
- Çözüm yollarını değerlendirmek ve birini seçmek: Beyin fırtınasında aklımıza gelen her şeyi tabi ki hemen uygulamaya geçmiyoruz. Çözüm önerilerini değerlendirmek için birkaç kriterimiz var. Güvenli mi? Adil mi? İşe yarar mı? Sonuçları neler olur? Bu sorunların cevaplarından geçen çözümü denemeye hazırız.
- Çözümü uygulamak: işler her zaman planladığımız ya da düşündüğümüz gibi gitmeye bilir. Çözümleri denemeden işe yarayıp yaramayacağını bilemeyiz. Problem çözmenin önemli adımlarından biri denemek ve yanılmaktır. Yanılmayınca işlem tamam diyebiliriz.
- İşe yaramadıysa 3. Adıma geri dönmek: Yanıldıysak, yılmak, bırakmak yok 3. Adımdan yeni bir çözüm deneyebiliriz.
İşte problem çözmek böyle bir süreçtir. Biraz korkutucu, biraz meşakkatli ama bir o kadar da öğretici ve geliştirici. Çocuklarınız problemlerle karşılaştıklarında onlar için problemi çözmeyin, zaman tanıyın birlikte problemi tanıyın, üzerinde düşünün, çözümleri düşünmesi ve denemesi için rehberlik edin. Ezberci ve hazıra dayalı sistemlerin ömrü kısa, etkisi zayıf oluyor unutmayın. Çocuklarınızın problemlerden korkmamasını, onları birer araştırma fırsatı olarak görmelerini sağlayın.
Ece Bakanay
Uzm. Psikolojik Danışman
Görsel kaynak: https://semercii.wordpress.com/author/semercii/page/3/
Comments are closed.