Okulun ilk günlerinde doğal olarak odak noktamız öğrenciler olur hep belki biraz da veliler. Peki ama öğretmenler acaba kendilerini nasıl hissediyorlardır. Heyecanlı, gergin, enerjik, endişeli, meraklı…
“Öğretmenlik tüm meslekleri mümkün kılan meslektir”. Önemi ve değeri tartışılmazdır, taşıdığı bu önem ve değerden ötürü yükü de bir o kadar ağırdır aslında. Öğretmenler en iyi bakılması, en çok özen gösterilmesi gereken kişilerdir. Çünkü gelecek nesil onların eseridir. Teknik olarak bunları hepimiz biliriz ve katılırız ama uygulamaya dönüştürme fırsatları bazen sekteye uğrayabilir.
Bir okuldaki öğretmenler değişen koşullara uyum sağlamak ile ilgili tedirgin hissediyor olabilirler ya da yetiştirmek zorunda oldukları işler nedeniyle baskı altında kalabilirler. Doğal olarak öğrenciler gibi öğretmenler de güvende, ait, değerli ve kabul edilebilir hissettikleri ortamda sahip oldukları potansiyeli daha etkili olarak ortaya koyacaklardır. Dolayısıyla olumlu okul iklimi sadece öğrenciler ile ilgili bir kavram değildir. Sosyal duygusal beceriler de öyle.
Öğretmenler ile yaptığımız farklı görüşmelerde konu doğal olarak döner dolaşır , eğitimi sistemine gelir ve bu sadece ülkemize özgü bir durum da değildir. Genel olarak eğitim politikalarında yapılacak iyileştirmeye ihtiyaç duysak da okul yönetiminin üzerinde duracağı bir kaç başlık olumlu okul iklimini destekleyecektir*.
“1- Öğretmenlerin birbirlerini daha yakından tanıması, kişisel paylaşımlarda bulunabilmesi aidiyet duygusunu güçlendiren bir etkendir. Zümre başkanı, müdür yardımcısı ve rehber danışman vb. ünvanların değil kişilerin ön planda olduğu bir iletişim kurulması için fırsatlar yaratmak önemli.
2- Aslında herkesin büyük resmin bir parçası olduğunu fark etmek, hissettirmek. Okul öğrenciden, idareciye, öğretmenden çalışan personele, veliden servis şoförüne kadar aslında bir bütün. Bütünü oluşturan parçaların ise sistemdeki rollerini net olarak tanımlamak sistemin işlemesine yardım eder. Her bir bölümün, parçanın rol ve sorumluluklarının net olarak belirlenmesi ve bilgilendirilmesi enerjinin doğru yönetilmesini sağlar.
3- Tepeden inme düzenlemeler nadiren işe yarar, çoğunlukla işe yarar gibi görünür ama gerçekte beklenen etkiyi yaratamaz, okul iklimi değiştirmek için sadece yönetimsel düzeyde kararlar ile sınır kalmak yerine en temelden başlayarak ve kişilerin desteğini alarak çalışmak daha anlamlı değişimler yaratacaktır.
4- Öğretmenlerin sadece mesleki değil kişisel gelişimleri için yatırım yapmalarına destek olmak önemli. Kendini iyi hisseden öğretmen etrafındakilere de iyi gelecektir.
5- Bizim kültürümüzde olumlu geri bildirim vermek nedense şımartılmak ile eş anlamlı gibi algılanır. Biri iyi bir şey yapıyorsa bunu dile getirmemek daha iyidir, yoksa işler bozulabilir. Birinin çabasını fark etmek ve sonrasında takdir etmek çok kolay değildir aslında. Dikkatli bir göz ister. Öğretmenlerin öğrencilerin çabasını fark etmesini ve takdir etmesini beklerken aynısını onlar için yapmamak biraz iki yüzlülük olmaz mı sizce de?”
Öğretmenlerin iyi hissetmelerine, okulda değerli ve önemli hissetmelerine daha çok özen göstermeliyiz. Kendi öğrencilik yıllarında hatırladığım bir söz var ” Öğretmenler mum gibidir ışığı ile etrafı aydınlatır ama kendi dibini aydınlatamaz” diye ilk duyduğum zaman beni hüzünlendirmişti hala da öyle. Öğretmeni aydınlatacak başka bir ışık da yakmak mümkün oysaki.
*Yazıdaki bu maddeler http://sel.cse.edu/sel-isnt-just-for-children-5-tips-for-school-leaders/ bağlatısındaki yazıdan aktarılmıştır.
Comments are closed.