“Bana gününü hiç anlatmıyor”. “Günün nasıl geçti?” sorusunun yanıtı genelde bir omuz hareketi ya da şans varsa bir “İYİ” oluyor.
Ebeveynler haklı olarak çocuklarının tüm gün onlardan ayrı neler yaptığını merak ediyorlar. Ama bir de çocuk açısından bakalım. Tüm gün okulda bazen keyifli bazen de o kadar keyifli olmayan birçok an oluyor. Üstelik evde birisi size kapıyı açtığında anda adeta bir sorgulamanın içinde buluyorsunuz kendinizi. Sorular yaş grubuna göre değişiyor tabii ki. (Ama her anne ve babanın aklından en az 3-4 soru geçtiğine eminim)
“Acaba arkadaşları ile güzel vakit geçirdi mi? Ödevi öğretmeni tarafından beğenildi mi? O gün çok ödev var mı? Sınavı nasıl geçti? Okula dahi gitmek istemediği o durum ile ilgili neler oldu? Dersi dinleyebildi mi? Matematikten kaç aldı? Peki sınıf ortalaması neydi? Kaya kaç aldı? Tüm kitapları yanında mı? Ödevini eksiksiz aldı mı? “Öğretmeni ile konuştu mu? Hırkasını buldu mu? Defteri bitti mi? Okulda ne yedi? Kimlerle oynadı? Gezi nasıl geçti? Beden eşyaları nerede?”
Bunun tersini düşünürsek o zaman çocuğumuzun günü ile hiç mi ilgilenmeyelim?
O da olmaz.
Peki ne yapmalı?
1) Arka arkaya sorular yerine diyaloğa dönmek. Belki de sadece onun gününü sormak yerine önce kendi günümüzü anlatmak iyi bir fikir olabilir. Biz çocuğumuza hiç kendimizi anlatmazsak ondan nasıl bize bir şeyler anlatmasını bekleriz. Kim bilir belki kızdığımız bir durumu ona anlatırken onun da aklına deneyimlediği benzer bir durum gelebilir.
2) Biraz kafa değişimi için alan sağlamak. Okulda uzun süreler geçirdikten sonra hemen o gün hakkında konuşmak çocuk için kolay olamayabilir. Bu alan çocuğa tanındığında belki de gün hakkında konuşmak daha kolay olacaktır.
3) Oyun üzerinden günü değerlendirmek. Özellikle küçük çocuklar için oyun en önemli iletişim araçlarından biridir. Yoğun duyguları ifade etmek zor olsa bile oyunda sık tekrarlanan durumlar ve duygu değişimleri çocuğumuzun bizden ayrı geçirdiği zaman ile ilgili bilgileri barındırıyor olabilir. Oyun günün özetini vermese bile iletişimi başlatmak için keyifli ve güzel bir yol olabilir.
4) “Hadi”lerimiz, “ Şimdi işim var”larımız nedeniyle dinlemeyi atlıyor olabilir miyiz? Bu düşünce bir özeleştiri olarak aklıma düştü… kimi zaman bize anlatmak istediklerini bir şeylere yetişebilmek adına durduğumuz zamanlar çocuklarımıza nasıl mesajlar veriyor olabilir?
5) Duygularını anlayıp, kabul etmek, duygu paylaşımına alan açmak. Zaman zaman yoğun duygular hissettiğinde çocukları rahatlatmak adına “Ne var canım sıkılacak? Korkma bir şey olmaz” gibi ifadeleri kullanmak aslında duyguları bastırmak ile eş değer. Her duyguyu hissetmek normaldir. Çocuktan her an mutlu ve keyifli olmasını beklemek haksızlık olur. Duygulara alan tanındığında çocuklar da duygularını paylaşmak için daha hevesli olurlar.
Comments are closed.