Sade bir hayat yaşamak artık bir lüks belki de. Şehir hayatı hızlı, stresli, yorucu. Bazen durup bir nefes almak gerekiyor. Çocuklar da bu hızlı hayattan nasiplerini alıyorlar. Artık çocukların da kaygıları var, onlar da gerginler. Çoğu zaman çok eşyaları olduğu için yeni gelen bir hediyenin anlamı onlar için o kadar da büyük değil. Çizgi filmlere ve her türlü çocuk filmine artık her an ulaşılabiliyorlar. Neredeyse her evde en azından bir bilgisayar ya da tablet var. Çocuklar bahçeye çıkmak yerine hayatlarını televizyon ve bilgisayar önünde geçirmeyi tercih ediyorlar.
Ama aslında onların gelişimlerini desteklemek, daha özgüvenli bireyler haline getirmek ve en önemlisi hayattan keyif almalarını sağlamak için aslında yapabileceğimiz şey çok basit; “hayatı sadeleştirmek.” Bu durumun ironik yanı, aslında zaten hayatımızı bir şekilde bu karmaşıklığa da bizim getirmemiz. O yüzden de çocukların hayatlarındaki sadeleştirmenin ilk adımını da ebeveynler, birey ve ebeveyn olarak kendi hayatlarında atmalılar.
Ebeveyn olarak şu cümleleri duyduğunuz oluyor mu? “Ne çok uyarıyorsun anne!”, “Tamam anne demin söyledin ya”, “Biliyorum…biliyorum”. Ya şu cümleleri söylediğiniz: “Hadi….”, “Geç kalıyoruz..”, “Biraz hızlı..”, “Çabuk!!!”. Sadeleşmenin il adımını dilimizde atabiliriz. Daha az uyarı vermek, daha az “hadilemek”, daha az hatırlatmak, çocuklarımıza daha az tekrarlayan yönergeler vermek kulağa basit, belki imkansız – çünkü yoksa nasıl yetiştiririz her şeyi?- geliyor olabilir. Çünkü sadeleşmek için uğraşmak aslında doğamıza aykırı. Sade, basit, az olanın “doğal” ve “gerçek” olduğunu düşündüğümüzde dilimizi sadeleştirmek için verilen uğraş inanın kısa sürede geri dönüşlerini verecektir. Ama ilk yapmaya başladığınızda çocuklarınız dahil etrafınızdaki kişilerin kafalarının karışması ve şaşırmalarını da beklemek gerek.
Ebeveynin sadeleşmekteki ikinci adımı ise mükemmeliyetçilikten uzaklaşmak olabilir. Çünkü “tam” ve “eksiksiz” sürdürülmeye çalışan bir hayatı sadeleştirmek daha zordur. Aklınızdaki planları, “olmazsa olmaz” ları, “an”lara sıkıştırdığınız telefon görüşmelerini sadeleştirmek sizi tüy gibi yapmasa da şu anki halinizden daha sade ve daha rahat kılacaktır.
Sadeleşmek neleri beraberinde getiriyor?
*Evdeki huzur ve keyif artıyor; çünkü koşturma, yetiştirme, telaş, çırpınma, kısıtlı zamanın getirdiği yorgunluk hissi azalıyor.
*Stres ve kaygı azalıyor; çünkü sadeleşen hayat sayesinde aile bireylerinin “engellenme” , “kısıtlanma”, “tükenme” durumları azalıyor.
*Dikkat ve konsantrasyon artıyor, çünkü az malzeme, az uyaran, az eşya, az oyuncak, az televizyon izleme süresi, az dijital hayat zihnimizi özgür bırakıyor. Özgür kalan zihin ise çok daha iyi ve uzun sürelerde odaklanabiliyor.
*Aile bireyleri arasındaki iletişim artıyor, çünkü sade bir hayatta “an”lar daha fazla. Daha çok durulan, ama aynı zamanda da daha çok konuşulan, paralel değil karşılıklı iletişimin arttığı bir ev ve aile hayatı ancak daha “sade” bir düzen ile gerçekleşiyor.
*Sağlık olumlu etkileniyor, çünkü stresin ve kaygının azaldığı, sükunet, sakinlik, iletişim, huzurun arttığı bir hayatta fiziksel sağlık ve beden de ellerinden geleni yapıyorlar, “iyileşiyorlar”.
Sadeleşmenin Adımları
1) Evler adeta oyuncak ve eşyalar ile dolup taşıyor. Ev ortamında az eşya demek; çocuk için daha fazla alan olması yani özgürlük ve doğal olarak daha az duyusal yük demek. Özgür olan çocuk kendi dünyasını daha rahat keşfedebilir. Bunun yanında, çok oyuncakla oluşan fazla uyaran çocukların dikkatini ve konsantrasyonunu olumsuz olarak etkiliyor. Çocuklar bu kadar çok oyuncak içinde seçim yapmakta da zorlanıyorlar. Kırık, bozuk, oynanmayan, çok gürültülü, çok fonksiyonlu, çabuk kırılabilecek ve rahatsız eden oyuncakları ayırın. Kırık oyuncakları attıktan sonra kalan oyuncaklar ile bir oyuncak kütüphanesi yapabilirsiniz. Böylece her an her oyuncak etrafta olmaz ve uzun zamandır görmediği eski oyuncaklar bile çocuğu heyecanlandırabilir. Bazen bir kutu aslında bir oyuncaktan daha büyüleyici olabiliyor çocuklar için. Kutu kimi zaman çocuk için uzaya gidebildiği bir roket ya da hazineyi de keşfedebilmesi için bineceği bir gemi olabilir. Bu sayede oyunun sınırları çocuğun hayal gücüne bağlı oluyor, oyuncağın sunduğuna değil.
2) Artık her an bilgiye ulaşmak çok kolay. Bunun çocuklar üzerinde olumsuz etkisi; zaman zaman başa çıkamayacakları bilgilere (onların endişelerini tetikleyebilecek) de ister istemez maruz kalabilmeleri. Haberleri seyretmek biz yetişkinler için bile zorken, onlar için yoğun bir stres faktörü. O nedenle eve giren bilgiyi sınırlandırmak giderek daha büyük önem kazanı- yor. Dışarıdan gelen bilginin yanında (internet, televizyon gibi), aile içi konuşmalara da dikkat etmek gerekiyor. Dış dünya ile ilgili endişelerimiz çocukları da endişelendiriyor. Çocuklar ebeveynlerinin duyguları ile besleniyorlar. O nedenle ebeveynlerin de çocuklarının yanında konuştuklarına dikkat etmesi gerekiyor. Bilgiyi, dili, kaygıyı da sadeleştirmek şart.
3) Çocuklar okul ve okul dışında farklı etkinliklere katılıyorlar. Spor, müzik, bale dersleri derken çocukların hayatlarında boş vakitleri olmuyor. Hep bir yerden bir yere taşınıyorlar. Evde geçirebilecekleri zamanları kısıtlı olduğundan evi özlüyorlar. Ebeveynler ise adeta birer şoför gibi çocukları oradan oraya taşıyorlar. Haliyle sohbet edebilecekleri, oyun oynayabilecekleri, bazen sadece durabilecek zamanları çok kısıtlı. Tabii ki çocukların farklı uğraşlarının olması, sevdikleri hobileri yapmaları önemli ama unutulmaması gereken şey çocukları birer projeye dönüştürmeyip gerçekten sevdikleri uğraşları seçmelerini ve hayatlarında boş vakitleri olmasını sağlamak gerekiyor. Aşırı yoğun günler ,çocukları da ebeveynlerini de yorar ve onlar üzerinde baskı yaratır.
4)Eşyayı, bilgiyi ve etkinlikleri sadeleştirmenin ardından ise kendi ailenize özel, nasıl bir sadeleşme yapabileceğinizi düşünebilirsiniz. İşte sadeleşme yolunda atılabilecek diğer adımlar:
- Giysileri sadeleştirmek,
- Okula giden çocuklar için kırtasiye malzemelerini sadeleştirmek,
- Dijital oyuncakları ve onlarla geçirilen zamanı sadeleştirmek,
- Günlük ritmi sadeleştirmek.
*Bu yazıda yer alan tema, bilgi ve örneklerin bazıları Kim John Payne ve Lisa M. Ross tarafından yazılmış olan “Daha Sade Bir Hayat” kitabından alınmıştır.
Comments are closed.