Yaz tatilini, bazı davranışları veya alışkanlıkları geliştirmek, yeni beceriler kazanmak üzere çocukların zorlanacakları bir zaman dilimi gibi görmeyi sevmiyoruz. Adı üstünde “tatil”! Sosyal ve duygusal öğrenme alanı da aslında tatillerde kendiliğinden zenginleşir: oyun oynayarak, arkadaşlarla beraberken, bazen sıcak bir öğleden sonra tüm gün sadece durarak… Biz aşağıya kısa bir liste bırakıyoruz. Olur ha canınız isterse bizim listemize göz atabilir, limonatanızı yudumlarken bize de selam gönderirsiniz…
1.”Hadi”ler olmadan sadece keyifli olduğunuz zaman geçirin.
Özellikle sabah saatleri ve akşam yatmaya hazırlanırken günlük rutinlere dair işleri yapmak gerekir. Rutinler basamaklardan oluşsa da çocuklar ve yetişkinlerin saatleri bir türlü bir birine uymaz. Böylece her evde defalarca “hadi” sesleri yükselir. Şimdi madem tatil, madem yapmamız ve yetiştirmemiz gereken işler azaldı, o zaman denize gitmek, kitap okumak veya bahçeden geri çağırmak için bu kelimeyi kullanmamayı deneyiniz 🙂
2.Bir kahramana dair seri kitap okuyun.
Kitaplar empatiyi desteklemenin birinci yoludur. Özellikle de bir kahramanın başından geçen farklı olayları, maceraları takip etmek keyiflidir. Hayattaki her macerayı deneyimleme fırsatımız olmayabilir. Ancak şahitlik etmek bile hem keyifli hem de sosyal ve duygusal öğrenmenin sosyal farkındalık bölümü için geliştiricidir.
3.Albüm hazırlayın.
Biz çocukken albümler vardı. Artık dijital dünyada çoğu fotoğrafı basmıyoruz, telefonlarımız ise yüzlerce anı ile dolu. Bu yaz, eski yöntemlere başvurarak fotoğraflarınızı bastırabilir, o anlara dair anılarınızı sayfa kenarlarına not edebilir, duygularınızı da işin içine dahil ederek harika bir albüm hazırlayabilirsiniz.
4.Hiç gitmediğiniz bir yere gidin.
Yok yok illa çok uzak bir yer olmasına gerek yok. Kapınızın önünden geçen ama pek sık binmediğiniz minibüsle bile olur. Yaşadığınız şehrin her köşesini de görmediğinize eminiz. İlla bir nokta bulunur 🙂
5.Dünyadaki farklı inançlar, farklı yemekler, farklı kültürler hakkında sohbet edin; yapabiliyorsanız deneyin.
Farklılıkları deneyimlemek her zaman mümkündür. Bu bazen farklı bir kültüre ait bir inancı öğrenmekle, bazen yepyeni bir yemek denemekle bazen de yabancı bir TV kanalını yarım saat izlemekle mümkün olabilir. Önemli olan kendimizinkinden başka olanı öğrenmeye “niyet” etmektir.
6.Yabancı bir günlük gazete veya dergiye göz atın.
Yabancı bir diliniz varsa ne ala! Ama yoksa da üzülmeyin. Başka bir ülkeye ait bir dergi veya gazeteye göz gezdirmek, kelimeleri ve cümleleri anlamasanız bile size mutlaka bir izlenim verecektir.
7.Şefkat ve nezaket günü seçin.
Her haftanın Salı günlerini nezaket ve iyilik günü yapmaya ne dersiniz? Kendinize ve tüm canlılara şefkatle yaklaştığınız, şükrettiğiniz, iyilik yaptığınız bir gün geçirmek hem fiziksel hem ruhsal sağlığınıza iyi gelecektir.
8.Geçmiş okul dönemine dair yansıtmaları konuşun.
Geçtiğimiz okul yılına dair, en sevilen anı, en sevilen okul yemeği, en zor gelen ödev, en neşeli ders, en soğuk gün, en eğlenceli bahçe oyunu gibi sorularla tüm okul yılını değerlendirebilir, çocuğunuzun okul hayatı hakkında yeni izlenimler edinebilirsiniz.
9.Duygulara dair kelime dağarcığınızı geliştirin.
Duyguları kelimelerle ifade etmenin yararını artık hepimiz biliyoruz. Duygu kelimeleri aslında oldukça fazladır. Duygu kelime dağarcığınızı geliştirmek kendinize dair farkındalığınızı karşı tarafa aktarmanın da harika bir yoludur!
10.Kendi duygularınızı kelimelerle ifade edin.
Madem duygu kelime dağarcığımızı geliştireceğiz, o zaman kullanalım da! “İyi” ve “kötü” kelimeleri ile duygularınızı sınırlamadan tüm hislerinizi kelimelerle ifade edin. En başta belki size yapay ve zorlama gelebilir. Ancak kullandıkça duygularınızı kelimelerle ifade etmenin sağlığınızı da olumlu etkilediğini göreceksiniz.
11.Tahmin oyunu oynayın.
İnsanları gözlemleyerek, sinemada, tatilde bol bol tahmin oyunu oynayın. “Sence bu dede kaç yaşında olabilir?”, “Şu çocuk ve annesinin piknik sepetinde sence neler vardır?” , “Dün gördüğümüz kuş yuvasında acaba kaç yavru kuş vardır?” . Tahmin oyunlarının empati yeteneğimizi de geliştirdiğini söyleyebiliriz.
12.Boş boş oturun 🙂
Buna açıklama yazmak istemiyoruz 🙂 Sadece boş boş oturun…
13.Hayal kurun.
İster yatarak, ister tavana bakarak, ister gece uyumadan, ister kumda oynarken… Hayal kuralım ki, büyüyünce de oynamayı unutmayalım.
14.Gözlem yapın.
Küçükken benim en sevdiğim şey otobüs yolculuklarıydı. Hem şehir içi hem şehir dışı yolculuklarında cam kenarına oturmak en sevdiğim şeydi. Belki gözlem yapma sevdalarından dolayı çocuklar hep “cam kenarında” oturmak istemezler mi?
15.Sosyal ve Duygusal Öğrenme ile ilgili kitap ve film önerileri için @sdoakademi instagram sayfasına göz atın.
Bekleriz 🙂
Comments are closed.