Üniversitede okuyan çocuğunun sınav sonuçlarını bir karne olarak almayı talep eden bir ebeveyn, ya da iş görüşmesine giderken çocuğuyla birlikte giden bir ebeveyn düşünün… Eğer bunlar size “garip” gelmiyorsa belki de helikopterleştirdiklerimizdensinizJ
Her geçen gün ortaya yeni ebeveynlik yaklaşımları ve tanımları çıkıyor. Türkçe’ye helikopter ebeveynlik ya da aşırı ebeveynlik olarak çevrilen, İngilizce kaynaklarda “overparenting” olarak kullanılan kavrama bakarken bir yandan da kendi ebeveynlik yaklaşımımızı gözden geçirelim.
Helikopter ebeveynler, adından da anlaşılacağı üzere gözü sürekli çocuğunun üstünde olan, fazlasıyla yakın ilgi gösteren, çocuğunun ihtiyaçlarına fazlasıyla odaklanan, çocuğa gelebilecek her tür zararı engellemeye çalışan anne-babalardır.
Önemli bir ayrıntı ise, burada sözü geçen ihtiyaçlar çocuk tarafından değil anne-baba tarafından belirlenmektedir. Bu yaklaşımı benimseyen ebeveynler; çocuğun hayatındaki olası riskleri önlemek ve bazen çocuğun sorunlarını onun için çözmek üzerine yoğunlaşarak hayatlarının odak noktasına ebeveynliği yerleştiriyorlar.
Çocuk adına aşırı planlama yapmak, çocuğun küçük yaşından itibaren her şeyi kontrol etmek, otonom bir bilişsel, duygusal, fiziksel ve ruhsal keşiflere izin vermemek bu yaklaşımının temelinde yer alır.
Bu fazla ilginin sonucu olarak, çocukların büyüdükçe edinmesi gereken sorumlulukları kazanması ve otonomi duygusuna engel olması kaçınılmaz. Bu ebeveynler başarısızlığın çocuklarına zarar vereceğini düşündükleri için çocuklarının bir şeyler öğrenebileceği hatalar yapmasına izin vermezler. Başarısızlığı önlemeye çalışırken çocuğun kendi başına bir şey denemesi ve kendi başarısını tatmasına da engel olurlar. Çocuğunun eve geldiğinde mutsuz olduğunu ve okulda bir sorun olup olmadığını anlamak için okulu arayan anne-babalar genelde evdeki çocuğuna dönüp “seni mutsuz eden nedir?” diye sormazlar.
Aileleri tarafından bu tarz ile yetiştirilen çocuklar, yüksek baskıya maruz kalıyorlar ve öz-denetimleri ile karar alma becerileri yeterince gelişemiyor. Dolayısıyla, bu çocuklar yetişkinliğe adım atarken, ailelerinden ayrışma ve bireyselleşme süreçlerinde sıkıntı yaşıyorlar.
“Çocuğumuzu çok seviyoruz” tezine dayanarak bu tür bir yaklaşımla çocuk büyüten ebeveynler, çocuklarının sosyal- duygusal gelişimine de zarar vermektedir.
Sevmeyelim de taşa mı dönelim sözleri geldi aklıma…
Dalai Lama “sevdiklerinize uçmaları için kanatlar, geri dönebilmeleri için kökler ve de yanınızda kalmaları için sebepler verin.” Sözüyle bunu çok net cevaplıyor.
Aslında bir helikopter ebeveynseniz muhtemelen bir uzmandan daha fazla sayıda çocuk gelişim kitabı okumuşsunuzdur.
Şimdi sakince helikopterlerimizin pervanelerini durduralım ve yere inelim, birkaç önemli nokta ile çocuğumuzu nasıl etkin bir şekilde destekleyebileceğimizi bir kez daha hatırlayalım;
- adım programında her tür sorun karşısında çocuklara öncelikle nasıl sakinleşebileceklerine dair beceriler ve yöntemler öğretiyoruz. Siz de sakinleşin ve çocuğunuzun sizinle paylaştığı olayı/ sorunu dinleyin. Can kulağı ile dinleyin.
- Aklınıza gelen birçok çözüm olduğundan eminiz ama onları şimdilik kendinize saklayın. Bakalım çocuğunuz bu sorunu çözmek için neler yapabileceğini düşünüyor mu? “ bu olay seni üzmüş, acaba nasıl çözebilirsin bunu?” diye sorun.
- Zaman verin, bekleyin, düşünsün.. Sonra birlikte de düşünün. Unutmayın ki, sizin ol(a)madığınız bir yerde de benzer bir sorunla karşılaşabilir, siz çözüm yolunda ilerlemesi için düşünmesi yönünde teşvikte bulunun.
- Üzüntüye, hayal kırıklığına, mutsuzluğa izin verin. Hemen yok etmek için uğraşmayın. “arkadaşının seni oyuna almaması seni gerçekten üzmüş..” gibi..
- Onun üzüntüsü ya da mutsuzluğu sizi de üzüp – mutsuz etmesin. Zor zamanlarımızda bizimle yıkılacak değil ayakta kalacak kişilere ihtiyacımız vardır.
İnternetten anne-babalık üzerine milyonlarca kitap okuyabilirsiniz ama ara sıra durup içinizdeki ebeveyni dinleyin, kendi ebeveyninizi düşünün ve siz neleri severdiniz, nelerden hoşlanmazdınız hatırlayın. Acaba çocuğunuz sizin davranışlarınızla ilgili ne düşünüyor?
Son söz: İhtiyaç anında pervanelerinizi kullanabileceğinizi ve onun yanında olacağınızı da hissettirin.
Comments are closed.