10-11 Aralık tarihinde düzenlenen Eğitimde Değişim Konferansları’na (#edk2016) Sosyal Duygusal Öğrenme Akademisi ekibi olarak katılmış olmaktan gurur duyuyoruz. Hem dinleyici hem de bir atölye çalışması ile katılımcı olarak eğitimde değişim ile dolu bir hafta sonu geçirmeyi planlıyorduk… Geleceğe umutla bakmak, geleceğe yön verebilmek ile ilgili hayallerimiz vardı. Heyecanlıydık birlik olacağız, sesimizi duyuracağız beraber çalışacağız diye. 10 Aralık Cumartesi akşamı tekrar hayat o AN’da durdu. Pazar her katılımcıda bir burukluk, bir sessizlik vardı. Zeminde/toplumda böyle şeyler olurken yine de değişiklik olur muydu? Bir çocuğun gözüne baksak, bir çocuğun elinden tutsak, bir nesli yetiştirsek… Değişir miydi her şey? diye düşünür bulduk kendimizi. Yine de devam ettik çünkü yeni bir nesli yetiştirmek görevi bilincindeydik hepimiz.
İki gün boyunca süren paneller ve atölye çalışmalarından aklımızda kalanlar şunlar oldu;
• Tüm uzmanların, eğitimcilerin ve öğretmenlerin altını çizdiği nokta sistemsel değişikliklerin gerekliliği ve bu değişikliklerin planlanarak adım adım yapılması gerekliliği oldu. Temel olarak, Türkiye’nin öğretim felsefesinin belirlenmesinin ne kadar önemli olduğu ifade edildi. Nasıl bir nesil yetiştirmek istiyoruz temel sorulan soruydu.
• Okullarda yapılacak değişim insanda başlaması gerekiyor. Öğrencinin onu destekleyecek, ona güven verecek, vicdanlı ve öğrenciye değer veren öğretmenlere ihtiyacı var. Eğitimi değiştirmek için öncelikli öğretmen ve öğrenci arasındaki ilişki ve iletişimin değişmesinin gerekiyor. Öğrencinin, öğretmenleri ve okul yöneticileri tarafından bir birey olarak görülebilmesi ve okul ortamında öğrencinin saygı görmesi çok önemli. Prof Dr. Ali Nesin; “Eğitimin amacının: insanın içindeki erdemi ortaya çıkarmak olmalıdır.” diye ifade etmiştir.
• Öğrencilerin yetiştiren öğretmenlerin donanımlı olması ve öğretmenlere yönelik eğitimlerin daha derinlemesine verilmesi de üzerinde durulan önemli bir nokta.
• Okullarda bireyi ön plana koyan, beceri odaklı derslerin arttırılması gerekiyor. Bireysel farklılıklar göz önünde bulundurulmalı.
• Türkiye’de zihinlerin özgür kalmaması ana sorun olarak tanımlandı. Düşünen ve üreten bireyler yetiştirilmesi gittikçe önem kazanıyor. Bunun sağlanabilmesi için; iletişim becerilerine sahip, problem çözümlerini analitik olarak düşünebilen, empati ve duygu yönetimi becerileri yüksek, yaratıcı öğrenciler yetiştirmemiz gerekiyor.
• Sadece zekanın ve başarının ön planda tutulmasının zararlarını görüyoruz. Duygusal zekanın da ön planda tutulduğu, ilişki ve iletişim odaklı bir eğitim sitemine ihtiyaç var. Empati, duygu yönetimi, problem çözme gibi beceriler her gün hayatımızın içinde olan beceriler. Bu nedenle öğrenciler bu konular çerçevesinde de donanımlı hale getirilmeliler.
Sağduyulu, düşünüp çözümler üretebilen ve donanımlı bir nesli yetiştirebilmek için her okulun, her yönetimin ve her öğretmenin yapabilecekleri var.
Sosyal Duygusal Öğrenme Akademisi Ekibi
Comments are closed.