Bizler şu an için güvenli evlerimizde sevdiklerimizle birlikte Nepal’de yaşananları üzüntüyle ve endişeyle takip ediyoruz. Kalbimiz sıkışıyor, acılarımızı, kayıplarımızı hatırlıyoruz, korkularımız depreşiyor. Bu aslında empati değil daha çok sempati gibi aslında çünkü benzer acıyı yaşamıştık, farklı zamanlarda, farklı şehirlerde. Ama yine de gözden uzak olunca ister istemez gönülden de uzaklaşıyor mu duygular? Hayat devam ederken oradaki paniği, üzüntüyü, çaresizliği hissetmemek mümkün mü? Benzer anları yaşamamış olsaydık yine de bu afet etkilemez miydi bizi?
Bizce etkilerdi çünkü bu aynı tecrübeleri yaşamış olmak ile ilgi değil sadece. Bu insan olabilmek ile, kendimizi başkasının yerini koyabilmek ile, empati ile ilgili. Çok yazılıp çiziliyor ya empati hakkında (aslında keşke daha da çok yazılsa, anlatılsa ve anlaşılsa istiyoruz) ama empatinin ne olduğunu en iyi anlayabileceğimiz anlar böylesine güçlü duyguların yaşandığı anlar galiba.
Tüm yiten o hayatları, umutları düşünmek, onlar hakkında konuşmak, görüntülerini izlemek o kadar zor ve ağır ki… kelimelerin yetmediği anlardan işte.
Comments are closed.