Ne zor değil mi çocukların büyümesi..
Onlar küçükken kontrol edebildiklerimizin sayısı ne kadar çok ve çeşitli iken, büyüdükçe anne babanın “kontrol”ü nasıl da azalıyor..
Almadığımız şekerler, telaffuz etmediğimiz kötü kelimeler, aman! dediğimiz yaralar, ilk duygusal bereler.. Yaş büyüdükçe daha da ürkütücü maddeleri içine almaya başlıyor bu liste.
Şunu derken bulmaya başlıyoruz kendimizi: “Dünyadaki kötülükleri ve çatışmaları yok edecek gücüm olmadığına göre ebeveyn olarak benim gücüm neye yeter?”
Eviniz, aileniz, yuvanız, çocuğunuzun barışçıl yaklaşımla büyümesi, çatışmaların çözümünde uygun yöntemler kullanması için ilk adımları öğrendiği yerdir. Bu nedenle evinizin (çatışmasız değil) barışçıl kokusu, havası, dokunuşlarının çocuğunuzun hayat boyu aklında kalacağını unutmadan bu soruları kendinize sorabilirsiniz.
1.Çocuğunuz/çocuklarınız istediklerini, hissettiklerini rahatlıkla anlatabiliyor mu?
Yeterince iyi, uslu, akıllı, becerikli olmadıklarını hissettikleri anlarda da açabiliyorlarsa kendilerini, güvende hissediyorlarsa; bilin ki “açık ifade” ile barışçıl yol yan yana gider. Çünkü birikmeyen öfke, gecikmemiş hüzün barışın yolunu açar..
2.Öfke, hayal kırıklığı, kıskançlık gibi rahatsızlık verebilecek güçlü duygulara yuvanızda yer var mı?
İnsan olduğumuz için kalbimizin odacıkları her duyguya açıktır. Peki biz kabul edebiliyor muyuz, farklı olan duyguyu? Rahatsızlık veren bağrışmalar, gergin anlar, asık suratlara yer var mı evinizde? Yoksa hemen neşelenmeye, halı altına süpürmeye mi çalışıyoruz olup biteni? Farklı duygularla bir arada olabilen bir kişinin barışın açtığı yoldan gitmemesine imkan var mı?
3.Siz kendinize (de) gözünüz gibi bakıyor musunuz? Durmaya, sakinleşmeye, yetişme çabası olmadan, yani stresinizin son bir damla ile taşmasını beklemeden sükunetinize yatırım yapıyor musunuz?
Ebeveyn barışçıl olmayı seçer, havaya kaldırdığı elin o saçlara ne hızda ineceğine dair insani ve adil bir karar verirse o yuvada büyüyen çocuklar da ellerini tokalaşmak için kullanır.. Ebeveynin barışçıl olmayı seçebilmesi için ise, kendi sükunetine gözü gibi bakması lazım..
4.Yuvanızdaki canlılar , (siz ve çocuklarınız tarafından) kediniz, balığınız, köşedeki petunya saygı görüyor mu?
Her eve bir kedi lazım değil tabii ki.. Ama “birlikte” var olduğunuz her canlı saygıyı hak eder.. Saksısında elleriyle ektiği domates fidanıyla konuşan bir ebeveyni izleyen çocuğun acımasızca dal kırması ihtimali azalır..
5.Yuvanızda ne yaşanırsa yaşansın tamir etmeye zaman ve gönül ayırıyor musunuz?
En önemlisi de bu sanırız.. Hayat koca bir tercihler ve yollar paketi ise, barışçıl olmanın tercih edildiği anların sayısının yüksekliği sanırız hepimizin iç huzuru ile doğru orantılı.. Özür dilemekle başlayan tamir yolu, koruyucu bir pelerin gibi örter çatınızı..
Barışçıl yaşamak her zaman kolay değildir. Hepimizin öfke patlamaları, dibe vurduğu anlar, uykusuz geceleri, ağlamaklı halleri, gitme isteğinin gelip de çattığı “an”lar olur elbet. Barışçıl olmak uzun bir yoldur ve emek ister… En çok da barışçıl olmayı başka türlüsüne “tercih” etmenin öğrenildiği yerdir aile..
Comments are closed.